Zakir Kaya "Sevginin Ay Işığı".

Çok çok eskiden yeşil bir vadinin içinde bir ırmak kiyisinda kurulu bir köy varmis dünyada, ta dünyanin öbür ucunda. Çok eski dedik ya, o zamanlar gündüzleri pek güneşli geçermiş, yağmur yağmadıkça; geceleri hep yıldızlı olurmuş, bulutlar olmadıkça.

Köy sakinleri tarımla uğraşırlarmış, hayvanlar avlarlarmış uçsuz bucaksız arazilerinden, sularını kaynağı çok uzakta olan, köylerinin içinden geçen, ırmaktan alırlarmış. Köyde herkes birbirini sever, sayarmış. Köyde bir tek kişinin kalbinde öyle büyük bir sevgi varmış ki bütün köyünkine bedelmiş; 
Dolun'un İntera'ya olan aşkıymış bu. Kız Dolun'u bilirmiş de tanımazmış yakından. 

Dolun dayanamamış bir gün gitmiş kızın yanına. Sormus İntera'ya onunla evlenip evlenmeyeceğini. İntera demiş ki Dolun'a: 
-Evlenirim evlenmeye ama benim isteyenim çoktur, her gelen kişiden aynı şeyi ister benim babam. 
Ancak babamın bu isteğini yerine getiren benimle evlenir. Dolun şaşmış; 
-Sensin benim kalbimin sahibi, diyerek başlamış sözüne... Senin dileğin benim işin bir emirdir, söyle isteğini hemen yapayım, demiş aşkına. 
İntera demiş ki: 
-Bir çiçek vardır yaprakları gümüşten tomurcukları elmastan, onu ister babam benimle evlenmek isteyen kişiden. 
Dolun; 
-Bekle beni demiş İntera'ya, hemen gidip getireyim o çiçeği ama nerededir yeri ? 
İntera parmağıyla göstermiş akan ırmağı; 
-İşte bu ırmağın kaynağındadır der babam, kırk gün yürümek gerekirmiş oraya varmak için ama bir giden bir daha gelmedi şimdiye dek çünkü oralar büyülüymüş derler, giden geri gelmezmiş 
çünkü buralardan çok daha güzelmiş oralar. 
Dolun; 
-Senden daha güzel ne olabilir ki bu dünyada, demiş İntera'ya...Döneceğim, o çiçekle, döneceğim çünkü seviyorum seni, çünkü sensiz anlamı olmaz benim için o güzelliğin. 

Dolun çıkmış yola sonra. Kırk gün yürümüş ırmağın yanından. Hep ne kadar sevdiğini düşünmüş intera'yı yol boyunca. Aklındaki tek şey İntera'ymış, tek amacı ise o çiçek. Kırkıncı gün kalkmış Dolun sabah erkenden, yüzünü yıkamış ırmaktan, anlamış ki çok yaklaşmış kaynağına ırmağın suyun serinliğinden. 

Devam etmiş yoluna sonra. Biraz sonra varmış kaynağa, bütün yeşilliklerle çevrili bir göl varmiş kaynakta, gölün ortasında bir adacık, adacığın üstünde de o çiçek duruyormuş. Anlamış İntera'nın anlattığı çiçek olduğunu güzelliğinden. 

Yüzmeye baslamış adaya doğru hemen. Adaya çıkınca karşısında bir adam belirmiş Dolun'un. 

Adam Dolun'a; 
-Her gülün bir dikeni, koruyucusu, oldugu gibi ben de bu çiçeğin koruyucusuyum, eğer almaya geldiysen ben, Salut, izin vermem buna, demiş. Dolun şaşkın ve de kararlı bir tonla; " 
-Ben o çiçeği alacağım sonra aşkıma kavuşacağım, demiş. Hiç bir şey beni kararımdan çeviremez. 
-O zaman beni biraz dinleyeceksin, demiş Salut; sana neden koparmaman gerektiğini anlatacağım, eğer hala ikna olmazsan o zaman izin veririm almana. 

Dolun ikna olmus ve çökmüş yoncaların üstüne, başlamış dinlemeye; 
-Eğer bir şeyi çok fazla istersen ve engelin yoksa önünde onu alırsın, hayatta böyledir, insan engelleri aşarsa yaşamına devam edebilir. Bu çiçekte sadece yaşam için bir şeyler yapacaksan engelleri kaldırır önünden çünkü onunda bir görevi var, bu çiçek sadece 28 gecede bir açar yapraklarını ve döker parlayan tohumlarını göle, bu sayede buradaki sular yükselir ve ırmaktan taşar gider zamanla. Bu ırmak sayesinde yaşar bu doğadaki yeşillikler, insanlar, hayvanlar, demiş Salut. Dolun başlamış düşünmeye... Eğer çiçeği koparırsa kavuşacaktır sevdiğine ama kuruyacaktır ırmakları bunun yanında. 

Sonunda çiçeğin başına çöker kalır Dolun. Gümüş yapraklarında kendini görür 
Dolun çiçeğin. Yanında İntera vardır ama niye mutsuzdur ikiside. Aslında kalbindeki tek endişeyi görür Dolun. Zaman geçtikçe Dolun'un düşünceleri yoğunlaşır kafasında. Mutsuzluğunu düşünür, çiçeksiz İntera'sız bir yaşam düşünür. Koparamaz çiçeği günlerce. Dolun artık yaşamaktan zevk almaz şekilde sadece aşkını düşünerek beklemeye başlar olacakları. 

Bir gece çiçek tohumlarını bırakırken göle bir tomurcukta Dolun'un sertleşmiş kalbinin üstüne düşmüş, aniden Dolun kalbindeki aşkının büyüklüğü kadar kocaman bir taşa dönüşmüş, taş o kadar büyükmüş ki dünyaya sığmamış gökyüzüne yükselmiş ve Dünya'yla dönmeye baslamış. Böylece Ay olmuş Dolun'un kalbi Dünya'ya. 

O günden sonra sadece 28 gecede bir göstermis Dolun kalbinin tüm yüzünü, aşkının bütün parıltısını diğerlerine; sadece o gecelerde aydınlatmış Dünya'yı, aynı çiçek gibi... 

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.