Bahçeli: Bu densizliği hoşgörmek mümkün değil
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Kılıçdaroğlu'na şehit cenazesinde atılan mermidensizliktir. Bu densizliği hoş görmek mümkün değildir" dedi. Bahçeli ayrıca, "Türkiye'de cami avlularında kavga edilirse, namaz kılmayanlara da hayvan suçlaması getirilirse sorarım size birlikte nasıl yaşayacağız" ifadelerini kullandı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında konuştu. Devlet Bahçeli, hükümetin yeniden bir çözüm süreci başlatmaya heves etmemesi gerektiğini vurgulayarak, "Sakın ola hükümet terör örgütüyle görüşeyim, buluşayım, yeniden bir çözüm süreci başlatayım ihanetine heves etmemelidir. Serok Başbakan sabık başbakan olduktan bir müddet sonra PKK'yla irtibat kurmaya yönelik iddialar kamuoyuna yansımıştır. Bilhassa geçtiğimiz Nevruz'da AKP ile PKK arasında aracılar mekik dokumuş Yüksekova operasyonundan önce bir orta yol bulma çabaları gösterilmiştir. Eğer bu söylentiler Sayın Davutoğlu'nu karalamak için başlatılmış bir siyasi linç kampanyası değilse eğer AKP ile PKK şu anda bazı kanallardan temas halindeyse bilinsin ki bu hıyanetin altından hiç kimse kalkamayacaktır. Kuşkumuz o ki AKP, PKK ile masaya oturmak için fırsat aramakta, gerekçe oluşturmaktadır. Başbakan'ın PKK'yı kastederek 'Görüşme teklif ettiler kabul etmedik' sözleri bizi haddinden fazla işkillendirmiştir. Bu kuşkusuz doğru çıkar, AKP ile PKK'yı kuytu köşelerde görüşürken yakalarsak bu vatanı bu iktidarı dar ederiz, dünyayı da başlarına yıkarız. Süreç bitmiş ve gömülmüştür" diye konuştu.
"MERMİ KOVANI ATILMASI ORGANİZE VE SİYASİ BİR HAMLE"
Şehit cenazesinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun önüne atılan boş mermi kovanının densizlik olduğunu belirten Bahçeli, "Bu densizliği hoş görmek mümkün değil. Camide saf tutan cemaati bölmek bu millete yapılacak en büyük kötülüklerden birisidir. AKP bu taşkınlıklara prim vermiştir. Cumhurbaşkanı cami avlularındaki arbedeleri daha da tetiklemiştir. Aralarında AKP ve CHP'li üyelerin de yer aldığı Cezaevleri Alt Komisyonunun bazı denetim faaliyetleri kasten çarpıtılmış ve kutuplaşma malzemesi olarak gösterilmiştir. Türkiye'de cami avlusunda kavga edilirse,namaz kılmayanlara da hayvan suçlaması getirilirse sorarım sizlere birlikte ve kardeşçe nasıl yaşayacağız? Cami avlusunda ana muhalefet partisi liderinin önüne mermi kovanı atmak bize göre organize ve siyasi bir hamledir. Bu edepsizliğin hesabı sorulmalı ve işbirlikçileri deşifre edilmelidir. Kahramanlarımızın naaşları önünde kavga çıkarmak, fitneye çanak tutmak, PKK'ya hizmetkarlık, şehide ve yakınlarına hakaret, milli ve manevi geleneklerimize küfürdür. Buna kimsenin hakkı yoktur" diye konuştu.
VATAN SEVDASININ SADECE CİNSİYETLE DEĞİL, YÜREKLE OLACAĞINI İSPATLADILAR
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, terör saldırıları ve şehit cenazeleri üzerinden hükümetin politikalarını eleştirerek şu ifadeleri kullandı: "Terör dehşet saçmaya devam ettikçe milletimizin sabrı taşmakta, toplumsal provokasyonların önü açılmaktadır. Bildiğiniz gibi, 6 Haziran 2016 tarihinde İstanbul Vezneciler'de bomba yüklü bir araç hainler tarafından patlatıldı. Sonuçta 6'sı polis, 5'i sivil vatandaşımız olmak üzere 11 kardeşimiz şehit oldu. Bu alçak saldırıyı PKK'nın şehir uzantısı olduğu söylenen TAK isimli cinayet örgütü üstlendi. Bir gün sonra, bu kez Mardin Midyat'ta sahneye çıkan bölücü caniler, bomba yüklü bir araçla emniyet müdürlüğüne saldırdılar. Bu saldırıda karnında bebeğini taşıyan polis memurumuz Şerife Özden Kalmış, polis memurumuz Nefise Özsoy ve polis memurumuz Ökkeş Özdemir şehit düştüler. Yine aynı terör vahşiliği neticesinde, 3 kardeşimiz hayatını maalesef kaybederken, 50 kardeşimiz yaralandı. Özellikle belirtmek istiyorum ki, Midyat'ta şehit olan polis memurumuz Edirneli Nefise, Kastamonulu Şerife bizlere hiç aklımızdan çıkarmayacağımız bir kahramanlık destanı bırakarak ebediyete göç ettiler. Bu iki Türkkadını, cesaretin, dirayetin, görev şuurunun, vatan sevdasının sadece cinsiyetle değil, yürekle olacağını ispatladılar.
"DANTELLİ KEFEN GİYMEDİLER, KEFENSİZ KARA TOPRAĞA GİRDİLER"
Dantelli kefen giymediler, kefensiz kara toprağa girdiler. Başlarını eşarpla kapatıp molotof atan, fistan giyip kahpelik yapan zenne kılıklı gancıklar karşısında, kadınlık onurlarıyla Türk'ün iffet ve namusunu savundular. Kim erkek, kim mert; kim kalleş, kim namert dünya aleme gösterdiler. Kadın etek giyer, eğer erkek giyerse ya korkudan ya da sapıklıktandır. Şehit kadın polislerimiz eteğe saklanmak yerine fitneye meydan okudular; Kandil'de etek diktirip şehirlerde giyen şerefsizlere gerçek anlamda ders verdiler, fistanlarını başlarına geçirdiler. Şehitlerimizle övünüyorum, hepsine Rabbim'den rahmet diliyorum. Vezneciler'de bomba yüklü aracın saldırıdan kısa süre önce bir otoparka bırakıldığı, olay günü sabahın erken saatlerinde başörtüsü takan bir hain tarafından alındığı medyaya yansımıştır. Başörtüsünün 27 Nisan'da Bursa'da düzenlenen terör saldırısından sonra bir kez daha istismar edilerek karalanması meselenin bir başka ağır tarafıdır. Bombalı araç saldırıdan 35 dakika önce yol kenarına park edilmiştir. Teröristler, bombalı suikast gerçekleşmeden, kendilerini inşaat halindeki bir otelin çalışanları olarak göstermişler, bölgede keşif çalışması yapmışlardır.
"SÖZ KONUSU TERÖR EYLEMİ ÖNCESİNDE TAM BİR İHMALLER ZİNCİRİ VE GÜVENLİK ZAFİYETİ VARDIR"
Aslında söz konusu terör eylemi öncesinde tam bir ihmaller zinciri ve güvenlik zafiyeti vardır. Ve teröristler buldukları her imkanı değerlendirerek ya bomba patlatmakta ya da kurşun atmaktadır. Hendek ve barikatlara Türkiye'yi sıkıştırmaya kalkışan, canlı bombalarla milletimizin direncini kırmaya yeltenen hainler bilsinler ki; Türk milleti bir ölürse bin dirilir, bin ölürse onbinler, yüzbinler ayağa dikilir. Teröristler açtıkları fitne çukurlarına eninde sonunda hayalleriyle birlikte gömüleceklerdir. PKK, doğmamış bebeklerin katilidir. PKK, emzikli yavruların amansız düşmanıdır. PKK, yok edilmesi, kökünün kurutulması gereken vatan, bayrak, din ve Türklük hasmıdır. İdrak ettiğimiz Ramazan ayında cana kıyan, mazlumların ahını alan suç ve cinayet örgütü tetikçilerinin iki dünyası da rezil rüsva olmuştur.
"589 VATAN EVLADININ KANI YERDE KALMAMALI, BU HESAP MAHŞERE BIRAKILMAMALIDIR"
20 Temmuz 2015'ten bugüne kadar; 207'si polis, 346'sı asker, 19'u sivil memur, 17'si korucu olmak üzere şehit düşen 589 vatan evladının kanı yerde kalmamalı, bu hesap mahşere bırakılmamalıdır."
"ERDOĞAN'IN ABD ZİYARETİ TÜRK DEVLETİNİN İTİBARININ ADETA AYAKLAR ALTINA ALINDI"
Muhammed Ali’nin cenaze törenine katılmak için ABD’ye giden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı sert sözlerle eleştiren Bahçeli şu ifadeleri kullandı:
"Bildiğiniz üzere Dünya Ağır Sıklet Boks Şampiyonu Muhammed Ali 4 Haziran günü hayata gözlerini yumdu. Kendisine bir kez daha Cenabı Allah'tan rahmet diliyorum. Merhum, geride bıraktığımız hafta ABD'de düzenlenen cenaze merasimiyle son yolculuğuna uğurlanırken Sayın Erdoğan da oradaydı. Ne var ki Sayın Erdoğan'ın ABD ziyareti Türk devletinin itibarının adeta ayaklar altına alındığı bir ortama dönüşmüştür. Bu tabii olarak önce ABD'nin ayıbıdır. Kana susamış canilerin İstanbul Vezneciler ve Mardin Midyat'ta düzenlediği saldırılar yüreklerimizi kavururken, Erdoğan'ın ABD'ye gidişi bizim nezdimizde son derece düşündürücü ve rahatsız edicidir. Elbette merhum Muhammed Ali'nin acısını bizde paylaşıyoruz, fakat kendi şehidimiz varken, acımızı yok sayıp başka ülkedeki cenaze merasimine iştiraki de asla tasvip etmiyoruz. Ülkemiz son derece sıkıntılı günlerden geçerken, memleketin her köşesinde şehitlerimizin taziye dergâhı kurulurken, başka adreslerde taziye sırasına girmek akıl ve vicdanla izah edilemeyecektir.
KÂBE'NİN ÖRTÜSÜNÜ BİR ŞEHİDİMİZİN TABUTUNA KOYMAMIŞKEN …
Kendi evlatlarımıza helallik vermek dururken, başka cenazelerde sırf şöhret olsun diyerek boy göstermenin makul hiçbir yönü da olmayacaktır. Şehitlerimiz ay yıldızlı al bayrağa sarılı tabutlara konurken, Sayın Erdoğan'ın yanına Diyanet İşleri Başkanı'nı, damadını ve bakanlarını da alıp binlerce kilometreyi kat etmesi çok yanlıştır. Sayın Erdoğan'ın, Muhammed Ali'nin cenazesinde görüp de, şehit cenazemizde bulamadığı nedir? Bunca patırtıya, gürültüye rağmen elinize ne geçti Sayın Erdoğan? Katıldığınız cenaze merasiminde konuşma yapmak istediniz, söz verilmedi. Yanınızda götürdüğünüz Kâbe'nin örtüsünü merhumun tabutunun üzerine sermek istediniz, müsaade edilmedi. Tabutun başında Kuran okumak istediniz, onay çıkmadı. Aldığınız hediyeleri Muhammed Ali'nin ailesine vermek istediniz, 15 dakika bekletildiniz, yine de olmadı. Bir gün olsun kutsal mabedimiz olan Kâbe'nin örtüsünü bir tek şehidimizin tabutuna koymamışken, siz hangi akla hizmet bu davranışı başka bir cenaze için uygun buldunuz?
"NE YAPTIĞINIZIN, ÜLKEMİZİN PRESTİJİNİ HANGİ SEVİYELERE DÜŞÜRDÜĞÜNÜZÜN FARKINDA MISINIZ?"
Ne yaptığınızın, ülkemizin prestijini hangi seviyelere düşürdüğünüzün farkında mısınız? Karşınıza bir organizasyon şirketi çıkacak ve size ne yapmanız yada ne yapmamanız gerektiğini söyleyip, istediğini elde edecek ve siz de bir şey yapamayarak arkanıza bakıp döneceksiniz, Cumhurbaşkanı'nın saygınlığı bunu kabul eder mi? Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'na hadsizlik yapan ve Muhammed Ali'nin telif haklarını elinde bulundurduğu söylenen bu kuruluş da kimdir? Sayın Erdoğan, ABD dönüşünde, yine gazetecilere açıklamalar yapmış ve demiştir ki: "Buraya gelişimizdeki birinci neden, dini vecibemizi yerine getirmekti. Dini törenden sonra orada yapılacak merasim netleşmemişti. O nedenle kalmaya gerek duymadık. İkili temaslar da olmayınca 'Ülkemiz hassas bir dönem içinde, yapılacak işlerimiz var dedik."Sayın Cumhurbaşkanı, dini vecibelerinizi Türkiye'de yaptınız da önünüze taş koyan mı oldu? ABD'ye cenaze merasimine gittiğiniz halde, katılmadan döndünüz; peki ne geçti elinize, ne kaldı heybenizde?
"SINIRLI SAYIDAKİ DOSTLARINIZ KARPUZ KESMESE DE İKRAM EDECEK BİR ŞEY MUHAKKAK BULURLARDI"
Cumhurbaşkanı, ülkemiz hassas bir dönem içinde olduğu için döndük diyor. Günaydın Sayın Erdoğan, oldu olacak bari bir de kalsaydınız. Sınırlı sayıdaki dostlarınız karpuz kesmese de ikram edecek bir şey muhakkak bulurlardı. Unutmayınız ki, bu aziz ülke ABD'ye koşa koşa giderken de sayenizde hassas bir dönemdeydi. Sayın Cumhurbaşkanı ve AKP'nin değerli bakan ve yöneticilerini uyarıyorum, dost nasihati veriyorum: Ne olur ne olmaz, gelin şu sıralar ABD'ye pek gitmeyin, oralarda pek görünmeyin. Hele bir sular durulsun, hele bir ortalık yatışsın. Yeni Başkan seçilinceye kadar başınızı gömdüğünüz kumdan çıkarmayınız. Sık sık ABD'ye giderseniz, karşınıza neyin çıkacağı, kimin ne yapacağı belli olmaz, Alimallah İranlı kaçakçı alayınızı ele verirse okyanus ötesinde yandaş hakim ve savcıda bulamazsınız, büyük bir skandalın faili olmaktan kurtulamazsınız. Şansınızı fazla zorlamayın. Tehlikeli sularda kulaç atmayın. İnat etmeyin, 17-25 Aralık dumanının ta Okyanus ötesinden tüttüğünü cümle alem görüyor, rüşvet ve yolsuzluğun yüksek hava basıncı kıtalar dolaşıyor, benden söylemesi. Muhammed Ali'nin cenazesinin ardından düzenlenmiş anma etkinliğinde ülkemize çok çirkin suçlamada bulunan ve “Türkiye'nin liderlerine Kürtleri öldürmeyi bırakmalarını söyleyin" diyebilecek kadar küstahlaşan bir Haham ve zihniyetine diyorum ki: Türkiye'de ölen Türk vatandaşlarıdır, öldüren ise Siyonizmin tasmalı bekçisi PKK'dır. Malum Haham ahmak değilse, gitsin hemen ulaşabileceği katiller kataloğuna dikkatle baksın, orada Gazze'yi, Ramallah'ı, Kudüs'ü, Ortadoğu'yu kan gölüne çeviren, vaat edilmiş topraklara konmak için Kandil'e silah yağdıran emmioğlularını görecek ve hepsini şıp diye eşkâllerinden tanıyacaktır."
Hiç yorum yok: