Mesut Özil’in hayatı kitap oldu

Alman milli takımının ve Arsenal’ın yıldızı Mesut Özil’in hayatı kitapta toplandı. Kai Psotta’nın kaleme aldığı ‘Mesut Özil Maçların Sihri’ adlı 352 sayfalık kitap, 16 Mart’ta yayınlanacak. Kitapta Mesut Özil, 2010 Dünya Kupası’ndan sonra Real Madrid, Barcelona, Bayern Münih, Arsenal ve Manchester United takımlardan gelen transfer teklifleri arasında Real Madrid’i neden seçtiğini, Jose Mourinho ile kavgasını ilginç ifadelerle anlattı.

Mesut Özil’in hayatı kitap oldu

KİTABIN özetini yayınlayan Bild Gazetesi, Mesut Özil ile ünlü teknik direktör Jose Mourinho arasında soyunma odasında tüm futbolcuların gözü önünde yaşanan tartışmanın anlatıldığı bölümleri sayfasına taşıdı. Mesut Özil, Real Madrid’te oynadığı sırada bir maçın devre arasında Mourinho ile aralarında geçen tartışmayı kitapta şöyle anlatıyor:
“Jose Mourinho küfür etti. Herkesten çok da bana etti. Aslında yaptığı konuşmanın tamamını bana ayırdı. İçten içe beni sevdiğini bildiğim için eleştirilerini hazmetmeye çalıştım. Bana ‘Sen iki güzel pasın yeterli olduğunu düşünüyorsun’ diyerek bağırdı. ‘Kendine kötülük yapıyorsun. Kendini çok iyi sanıyorsun. Sana göre yüzde 50 kapasiteyle oynamak yeterli geliyor’ dedi. Karşılıklı gözlerimizi birbirimizin gözlerine diktik. Birbirine ringde bakan iki boksör gibiydik. Hareket etmeden benim tepkimi bekledi. Aslında onu çok severim ama o an ondan ne kadar nefret ettiğimi görmek istedi.”
BENDEN NE İSTİYORSUN

Mesut Özil’in hayatı kitap oldu“Benden ne istiyorsun diye haykırdım. Ardından yanımdaki Sergio Ramos’a dönüp sessizce ‘Beni deli edecek. Çenesini tutsun. Hiç memnun kalmıyor’ dedim. Mourinho bana ‘En iyi olabileceğin şekilde oynamanı istiyorum. Senin ikili mücadelelere girmeni istiyorum. İkili mücadelelerde ne yaptığını biliyorsun. İkili mücadelelerde ne yaptığı sana göstereceğim’ dedi ve parmaklarının ucuna bastı. Ellerini vücuduna yakın tutarak soyunma odasında zıpladı. Bir yandan formamı çıkartırken bir yandan da ona ‘Çok biliyorsan al sen oyna’ diyerek formamı onun ayaklarının önüne fırlattım. ‘Hadi giy’ dedim.”
BANA ‘KORKAK’ DEDİ
“Bana güldü ve ‘Sen pes mi ediyorsun şimdi’ diye sordu. Ardından da ‘Bu kadar korkaksın’ dedi. Tüm bunlar olurken kızgın bir şekilde birkaç santimetre ötemdeydi. Ardından devam etti ‘Ne istiyorsun? Güzel sıcak bir duşun altına mı gireceksin. Saçlarını mı şampuanlayacaksın? Tek mi olmak istiyorsun? Yoksa takım arkadaşlarına, dışarıdaki taraftara ve bana neler yapabileceğini ispatlamak mı istiyorsun’ diye çok sakin bir şekilde sordu. Çok kontrollü konuşuyordu. Bu hali beni daha da kızdırdı. Çok sinirlenmiştim. Kafasına kramponlarımı fırlatmak istiyordum. Artık susmasını istiyordum. Beni rahat bıraksın istiyordum. Mourinho’ya hiç bakmadan havlumu alıp duşa gittim. Çok büyük aptallık yaptım takım arkadaşlarımı zor durumda bırakmakla tabi.”
HEPSİNDEN ÖZÜR DİLEDİM
Yaptığının hata olduğunu anlayan Mesut, komşusu Sergio Ramos’a gittiğini ve onunla uzun uzun konuştuğunu da kitapta anlatıyor. Ramos’un kendisine Mourinho’nun neden böyle davrandığını anlattığını aktaran Mesut, önce Ramos’tan daha sonra da tüm takım arkadaşlarından özür dilediğini de kitapta anlatıyor: “Bir kaç gün sonra Mourinho’nun yanına gittim ona teşekkür ettim. Çünkü onun söyledikleri kafama dank etmişti. Ona, gözlerimin içine bakarak zayıf yönlerimi söylediği için minnettar olduğumu söyledim. O da bana ‘Seni rahat bırakmayacağım, ta ki sen tüm potansiyelini kullanana kadar’ cevabını verdi. Barcelona maçı öncesi soyunma odasında tüm takımın önünde bana ‘Benim seçtiğim kelimeler ve tavrım biraz kaba olabilir. Senden bunun için özür dilerim. Diğer kısımları zaten konuşmuştuk’ dedi. Mourinho söylediklerinden haklıydı. Ben çabuk doymuştum. Güzel oyun yeterli sanıyordum. Çabuk mutlu oluyordum. Mourinho beni bu tavrımdan kurtardı”
GUARDIOLA YÜZÜNDEN BARCELONA’YA GİDMEDİM
Mesut Özil, Real Madrid’e gitmesinde Mourinho’nun kendisine gösterdiği yakınlık kadar o dönemde Barcelona’yı çalıştıran Pep Guardiola’nın kendisiyle hiç temas kurmamasının da etkili olduğunu anlattı:
“2010 Dünya Şampiyonası’ndan sonra Real Madrid, Barcelona, Bayern Münih, Arsenal ve Manchester United benimle ilgilendi. Menajerim tüm kulüplerle konuştu. Bayern Münih ile Barcelona ve Real Madrid arasında o zaman fark vardı. Şampiyonlar ligi finalini de Bayern Münih Real Madrid’e karşı kaybetmişti. Barcelona’ya görüşmeye gittiğimde Barcelona için ikna olmuştum. En azından eğilim bu yöndeydi. Dünyada hiçbir takım onlar gibi güzel futbol oynamıyordu. Ancak görüşmede Pep Guardiola’nın olmaması beni şaşırtmıştı. Menajerimle Barcelona’dan döndüğümdü sürekli neden Guardiola’nın görüşmeye katılmadığını sordum. Her seferinde tatilde olduğunu söyledi. Guardiola sonraki günlerde beni aramadı. Mesaj bile çekmedi. Beni istediğine yönelik hiçbir sinyal ondan gelmedi. Bu yüzden benim Barcelona’ya olan hayranlığım her geçen gün azaldı. Guardiola’nın tavrı nedeniyle Barcelona’ya gitmek istemedim. Aynı zamanda Mourinho çok mücadele etti. Çok kalpten ve inandırıcıydı. Barcelona teknik direktörünün tam tersine bir tavır içindeydi. Bunun için de ben de Mourinho ve Reial Madrid’i tercih ettim.”

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.