M. Zeki Canşi:SİLAHLANMA TUTKUSU AÇLIK VE TERÖRİZMİ TETİKLER!
ABD, Rusya ve Çin gibi emperyalist güçler, militarizmi azgınlaştırmak için ülke kaynaklarını silahlanmaya akıtıyorlar. Bunu yaparken de, hem gelişmekte olan diğer ülkelere kötü örnek olmakta ve hem de kendi halklarının refahına yönelik yapmaları gereken harcamayı silah sanayisine aktarıyorlar. Gerek korkudan ve gerekse özentiden olsun, bazı ülkeler de, bu tehlikeli yapılanmaya bilerek ve isteyerek teşne oluyorlar. Onlar da kendi fakir halklarının beslenme, eğitim ve sağlık için ayrılması gereken kaynaklarını “savunma” adı altındaki bu “şer işler” için harcamaya ayırıyorlar. Böyle olunca da, dünya giderek karşılıklı kin ve nefret beslemeli saldırganlığa ve beraberinde fakirleşmeye ve yoksulluğa doğru hızla evirilmektedir.
Ülke yöneticilerinin düçar olduğu bu hastalık, sınır tanımaz bir halde her geçen gün kaynakları kurutmakta ve halklarını bir lokmaya muhtaç hale getirmektedir. Serseri mayın gibi nerede patlak vereceği belli olmayan bu yapılanmaya kulak asmayan Japonya ve benzeri ülkeler de, teknolojik gelişmeler ile halklarının refahı için yapılması gereken ne varsa, tüm kaynaklarını oralara ayırmakta ve daha çok ekonomikman dünyaya hâkim olmanın azmi ve gayreti içerisine girmektedirler.
Yapılanlar her ne kadar “savunma sanayi” adı altında yapılıyorsa da, aslında daha çok temelinde baskın gelme, korku salma, zulmetme ve kendilerine rakip gördükleri ülkeleri sindirme esasına dayanıyor. Böyle olunca da hem yoksulluğa bağlı açlık ve susuzluğu getiriyor, hem de beraberinde terörizm giderek azgınlaşıyor. Bu gün eğer Afrika açlık ve susuzluktan kasılıp kavruluyorsa, bunun başlıca sebeplerinden bir tanesi de orantısız silahlanma tutkusudur.
Küresel silahlanma harcamaları 2011 yılından beri ilk kez yeniden artış kaydetti. Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü'ne (SIPRI) göre, 2016 yılında dünya genelinde ülkelerin silahlanmaya ayırdığı miktar toplam 1 trilyon 686 milyar dolar. Bu rakam 2015 yılına oranla yüzde 0.4 fazla. Bu rakam, korkunç bir rakam… Özellikle askeri açıdan güçlü olan ABD Rusya ve Çin'in silahlanma harcamalarının yükseldiği dikkat çekiyor. Suudi Arabistan gibi bazı ülkeler ise silahlanma harcamalarını azalttı, ancak bunu siyasi nedenlerden çok; petrol fiyatlarının düşmesi nedeniyle ekonomik gerekçelerle yapmak zorunda kaldılar. Biraz komik gelebilir size ama, kim bilir belki de kendi ülkelerinin savunmasını Amerika’ya teslim etmiş olabilirler! Belki de bir yönüyle de bu yüzden.
Bonn'daki Uluslararası Silahsızlanma Merkezi'nden (BICC) siyaset bilimci Marius Bales, harcamalardaki artışın uzun süredir gözlenen bir eğilimi yansıttığını belirterek, "10 yıl öncesinden farklı olarak günümüzde diplomasi ve uluslararası kuruluşlara önem verilmiyor. Bunun yerine bazı ülkeler silahlanma ile güvenliklerini sağlamaya dikkat ediyor" diyor.
Gerginlikler çoğalıyor
Siyaset bilimci Bales'e göre Rusya'nın Kırım'ı ilhak etmesi, Güney Çin Denizi'ndeki gerginlik, Ortadoğu'daki savaşlar silahlı çatışmaların daha da yayılabileceği korkusunu besledi. Diğer yandan uluslararası kuruluş ve enstitülere duyulan güven de kayboluyor. Birçok ülke giderek sadece kendisine güveniyor. Ulusal orduların önemi büyüyor. Bu da silahlanma harcamalarının artmasına neden oluyor.
Bu durum hali hazırda askeri açıdan donanımlı ülkeler için de geçerli. Örneğin ABD silahlanma harcamalarını yüzde 1,7 artırarak 611 milyar, Rusya yüzde 5,99'luk artışla 69,2, Çin ise yüzde 5,4'lük artışla 215 milyar dolara çıkardı.
Bu verilerle bahse konu ülkelerin bütçelerini bir inceleyin, göreceksiniz eğitime ve sağlığa ayırdıkları bütçenin çok üstünde silahlanmaya ayırdıklarını görürsünüz. Böyle olunca da zam, zulüm ve haksız vergilerle fatura garip gurebaya ve halka kesilmekte ve beraberinde yoksulluk ile birlikte terörizm ortalığı kasıp kavurmaktadır.
Silah sanayini sınırlayan ve buna harcanan kaynakları kendi halkının refahına hasreden ülkelerde ise; yolsuzluk, yoksulluk ve terörizm minimize olmakta ve hatta giderek yok olmaya mahkûm olmaktadır.
Umarım, halklar bilinçlenir ve kendi yöneticilerinin bu azmanlaşma sevdalarına karşı dalgakıran vazifesi görecek ikaz ve uyarıları yapar da dünya sahili selamete doğru evirilmeye yol alır.
M. Zeki Canşi
Hiç yorum yok: