'Tedirgin edecek adımlardan kaçının'
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, yeni yasama yılının açış konuşmasında hükümete “İç ve dış saldırılar karşısında gösterdiği güçlü duruşa müteşekkir olduğumuz milletimizi huzursuz ve tedirgin edecek gereksiz adımlardan kaçınılması büyük önem arz etmektedir” çağrısında bulundu. Erdoğan, özetle şunları söyledi:
TARİHİ SÜREÇTEN GEÇİYORUZ
“Her anlamda tarihi bir süreçten geçiyoruz. Türkiye çevresinde yaşadığı istikrarsızlıklar sebebiyle tek bir projesinden vazgeçmemiştir, tek bir yatırımını ertelememiştir. Bu yılın ilk yarısındaki ortalama büyüme oranımızın yüzde 5.1 olarak gerçekleşmesi izlediğimiz kararlı politikanın eseridir. Hükümetten beklentim, kamu mali disiplininden taviz vermeden, vatandaşlarımızın günlük hayatını kolaylaştıracak, geleceğe daha güvenle bakabilmemizi sağlayacak tedbirler alıp hayata geçirmesidir. Maruz kaldığımız iç ve dış saldırılar karşısında, gösterdiği güçlü duruşa müteşekkir olduğumuz milletimizi huzursuz ve tedirgin edecek, kafasında soru işaretleri oluşturacak gereksiz adımlardan kaçınılması büyük önem arz etmektedir.
OHAL YETKİLERİNİN PEK AZI
Hiçbir siyasi ve kişisel çıkar, terör örgütlerine destek anlamına gelecek bir söylemi, duruşu, politikayı mazur gösteremez. Yargının terör örgütü olarak tanımladığı yapıları doğrudan veya dolaylı olarak desteklemeyi hiç kimseye yakıştıramam. Olağanüstü Hal uygulamasına yönelik birtakım nitelemeler var ki gerçekten kabul edilebilir değildir. Hükümetin anayasada belirtilen OHAL yetkilerinden gerçekten pek azını kullandığı, sadece aciliyet arz eden hususlarda bu yola başvurduğu da bir gerçektir. Bugüne kadar terör örgütleri ve mensupları dışında, OHAL’den zarar gören hiç kimse olmamıştır. Terörle mücadelede duyulan ihtiyaçlar ortadan kalktığında elbette OHAL uygulaması da sona erecektir.
UYUM ÇALIŞMALARI BAŞLAMALI
Bilindiği gibi yeni sistemde yasama yetkisi tamamen milletvekillerimizin uhdesine bırakılıyor. Nasıl anayasa yasaların üzerindeyse yasalar da Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin üzerindedir. Yani herhangi bir konuda yasa ile kararname çeliştiğinde geçerli olan yasa olacaktır.
Uyum yasaları başta olmak üzere, yeni sistemin en sağlıklı şekilde hayata geçmesini sağlayacak düzenlemeler üzerinde derhal çalışılmaya başlanması gerekiyor. 2019’dan önce bu hazırlıkları bitirmiş olmalıyız. Bu imkânı, kapsamlı bir yönetim reformu haline dönüştürme fırsatını çok iyi değerlendirmeliyiz.
HESABINI MUTLAKA SORARIZ
Yanı başındaki Türkiye’yi karşısına alma uğruna uzaklardan destek bekleyen Kuzey Irak Yönetimi, hüsrana uğramaya mahkûmdur. Sınırlarımızın hemen başında, hem Irak halkı, hem de Türkiye başta olmak üzere çevre ülkeler için daimi tehdit oluşturacak bir fitne kuyusunun kazılmasına göz yumamayız. Uluslararası toplumun aidiyeti tartışmalı olarak gördüğü, bizim ise bir Türkmen kenti olduğunu çok iyi bildiğimiz Kerkük üzerinden ülkemizin tehdit edilmesine tahammül edemeyiz; bunun hesabını da mutlaka sorarız.
YANLIŞTAN DÖNME ERDEMİ
Konunun daha tatsız noktalara varmadan, bir an önce suhuletle ve sağduyuyla çözümü en büyük arzumuzdur. Kuzey Irak Yönetimi, yaptığı yanlıştan dönme erdemini gösterdiğinde, Türkiye, devleti ve milletiyle bu kardeşlerimizin yanında olmaya devam edecektir. Bölgemizdeki tüm terör örgütlerinin içeriden ve dışarıdan saldırılarıyla yıkamadıkları bir Türkiye, güçlü bir Türkiye’dir. Uluslararası alanda yalnızlaştırma çabalarına rağmen, tüm platformlarda en ön safta yer alan bir Türkiye, güçlü bir Türkiye’dir.
KRİZ FIRSAT DA GETİRİR
Her imtihan, aynı zamanda bir imkândır. Her kriz, beraberinde yeni fırsatları da getirir. Gelin ülkemizin bu kritik dönemden mümkün olan en güçlü şekilde çıkmasını birlikte sağlayalım. Gelin milletimizin karşısına farklılıklarımızla değil müştereklerimizle çıkalım. 2019 seçimlerinin bu güzel temennileri hayata geçireceğimiz bir dönüm noktası olmasını temenni ediyorum.”
AB ÜYELİĞİNE İHTİYACIMIZ KALMADI
“Terör örgütleriyle mücadelemizde bizi en çok hayal kırıklığına uğratanların başında Avrupa Birliği ülkeleri geliyor. Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine, öyle gizli saklı da değil göstere göstere engel olanların, terör örgütlerine karşı sergiledikleri müsamahakâr tutumdan fevkalade rahatsızız. Bugün Avrupa, teröristlerin ellerini kollarını sallayıp dolaştıkları, Türkiye’nin meşru yönetimine karşı her türlü organizasyonu yapabildikleri bir yer haline gelmiştir. Bir Avrupa ülkesinin parlamento binasının önünde, şakağıma silah dayanmış posterler açılıyor ve o ülkenin polisleri bunu sadece seyrediyor. Türkiye’nin, 1959 yılında ilk başvuruyu yaptığı, 1963 yılında Ankara Anlaşması’nı imzaladığı tarihten beri gösterdiği sabrı, Avrupa Birliği’nin yanlış anladığını görüyoruz. Buna rağmen, şunu açıkça ifade ediyorum. Bu süreci bitiren, havlu atan, vazgeçen taraf biz olmayacağız. Aslına bakarsanız, bizim Avrupa Birliği üyeliğine ihtiyacımız da kalmamıştır. Şayet bugün Avrupa Birliği bir atılım yapacaksa, bunun tek bir yolu vardır, o da Türkiye’yi üye yaparak, gerçek anlamda bir ekonomik ve kültürel genişleme hamlesini başlatmasıdır. İşte Brexit’te hallerini gördük. Kimbilir bunu neler takip edecek. Yapmazsa da hiçbir şey fark etmez, kendi yolumuzda ilerlemeye devam ederiz.”
İŞTE MİLLETİN ÖZLEDİĞİ MECLİS
“Geçtiğimiz hafta yapılan olağanüstü toplantıda görüşülen tezkere konusunda, bir parti hariç, Meclisimizde sergilenen birlik ve beraberliği takdirle karşıladığımı özellikle belirtmek istiyorum. Milletimizin özlediği Meclis görüntüsü işte budur. Önümüzdeki dönemde milli konularda bu dayanışmanın çok daha sık, çok daha güçlü bir şekilde sergileneceğini ümit ediyorum.”
15 TEMMUZ ORTAK DEĞER
“15 Temmuz artık tıpkı Malazgirt gibi, İstanbul’un fethi gibi, Çanakkale gibi, Dumlupınar gibi, ecdadımızın nice emaneti gibi hepimizin ortak bir değeridir. Bu değeri örselemeye, önemsizleştirmeye, çarpıtmaya kalkan herkes de milletimizden hak ettiği cevabı alır, hak ettiği muameleye maruz kalır.”
“Her anlamda tarihi bir süreçten geçiyoruz. Türkiye çevresinde yaşadığı istikrarsızlıklar sebebiyle tek bir projesinden vazgeçmemiştir, tek bir yatırımını ertelememiştir. Bu yılın ilk yarısındaki ortalama büyüme oranımızın yüzde 5.1 olarak gerçekleşmesi izlediğimiz kararlı politikanın eseridir. Hükümetten beklentim, kamu mali disiplininden taviz vermeden, vatandaşlarımızın günlük hayatını kolaylaştıracak, geleceğe daha güvenle bakabilmemizi sağlayacak tedbirler alıp hayata geçirmesidir. Maruz kaldığımız iç ve dış saldırılar karşısında, gösterdiği güçlü duruşa müteşekkir olduğumuz milletimizi huzursuz ve tedirgin edecek, kafasında soru işaretleri oluşturacak gereksiz adımlardan kaçınılması büyük önem arz etmektedir.
OHAL YETKİLERİNİN PEK AZI
Hiçbir siyasi ve kişisel çıkar, terör örgütlerine destek anlamına gelecek bir söylemi, duruşu, politikayı mazur gösteremez. Yargının terör örgütü olarak tanımladığı yapıları doğrudan veya dolaylı olarak desteklemeyi hiç kimseye yakıştıramam. Olağanüstü Hal uygulamasına yönelik birtakım nitelemeler var ki gerçekten kabul edilebilir değildir. Hükümetin anayasada belirtilen OHAL yetkilerinden gerçekten pek azını kullandığı, sadece aciliyet arz eden hususlarda bu yola başvurduğu da bir gerçektir. Bugüne kadar terör örgütleri ve mensupları dışında, OHAL’den zarar gören hiç kimse olmamıştır. Terörle mücadelede duyulan ihtiyaçlar ortadan kalktığında elbette OHAL uygulaması da sona erecektir.
UYUM ÇALIŞMALARI BAŞLAMALI
Bilindiği gibi yeni sistemde yasama yetkisi tamamen milletvekillerimizin uhdesine bırakılıyor. Nasıl anayasa yasaların üzerindeyse yasalar da Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin üzerindedir. Yani herhangi bir konuda yasa ile kararname çeliştiğinde geçerli olan yasa olacaktır.
Uyum yasaları başta olmak üzere, yeni sistemin en sağlıklı şekilde hayata geçmesini sağlayacak düzenlemeler üzerinde derhal çalışılmaya başlanması gerekiyor. 2019’dan önce bu hazırlıkları bitirmiş olmalıyız. Bu imkânı, kapsamlı bir yönetim reformu haline dönüştürme fırsatını çok iyi değerlendirmeliyiz.
HESABINI MUTLAKA SORARIZ
Yanı başındaki Türkiye’yi karşısına alma uğruna uzaklardan destek bekleyen Kuzey Irak Yönetimi, hüsrana uğramaya mahkûmdur. Sınırlarımızın hemen başında, hem Irak halkı, hem de Türkiye başta olmak üzere çevre ülkeler için daimi tehdit oluşturacak bir fitne kuyusunun kazılmasına göz yumamayız. Uluslararası toplumun aidiyeti tartışmalı olarak gördüğü, bizim ise bir Türkmen kenti olduğunu çok iyi bildiğimiz Kerkük üzerinden ülkemizin tehdit edilmesine tahammül edemeyiz; bunun hesabını da mutlaka sorarız.
YANLIŞTAN DÖNME ERDEMİ
Konunun daha tatsız noktalara varmadan, bir an önce suhuletle ve sağduyuyla çözümü en büyük arzumuzdur. Kuzey Irak Yönetimi, yaptığı yanlıştan dönme erdemini gösterdiğinde, Türkiye, devleti ve milletiyle bu kardeşlerimizin yanında olmaya devam edecektir. Bölgemizdeki tüm terör örgütlerinin içeriden ve dışarıdan saldırılarıyla yıkamadıkları bir Türkiye, güçlü bir Türkiye’dir. Uluslararası alanda yalnızlaştırma çabalarına rağmen, tüm platformlarda en ön safta yer alan bir Türkiye, güçlü bir Türkiye’dir.
KRİZ FIRSAT DA GETİRİR
Her imtihan, aynı zamanda bir imkândır. Her kriz, beraberinde yeni fırsatları da getirir. Gelin ülkemizin bu kritik dönemden mümkün olan en güçlü şekilde çıkmasını birlikte sağlayalım. Gelin milletimizin karşısına farklılıklarımızla değil müştereklerimizle çıkalım. 2019 seçimlerinin bu güzel temennileri hayata geçireceğimiz bir dönüm noktası olmasını temenni ediyorum.”
AB ÜYELİĞİNE İHTİYACIMIZ KALMADI
“Terör örgütleriyle mücadelemizde bizi en çok hayal kırıklığına uğratanların başında Avrupa Birliği ülkeleri geliyor. Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine, öyle gizli saklı da değil göstere göstere engel olanların, terör örgütlerine karşı sergiledikleri müsamahakâr tutumdan fevkalade rahatsızız. Bugün Avrupa, teröristlerin ellerini kollarını sallayıp dolaştıkları, Türkiye’nin meşru yönetimine karşı her türlü organizasyonu yapabildikleri bir yer haline gelmiştir. Bir Avrupa ülkesinin parlamento binasının önünde, şakağıma silah dayanmış posterler açılıyor ve o ülkenin polisleri bunu sadece seyrediyor. Türkiye’nin, 1959 yılında ilk başvuruyu yaptığı, 1963 yılında Ankara Anlaşması’nı imzaladığı tarihten beri gösterdiği sabrı, Avrupa Birliği’nin yanlış anladığını görüyoruz. Buna rağmen, şunu açıkça ifade ediyorum. Bu süreci bitiren, havlu atan, vazgeçen taraf biz olmayacağız. Aslına bakarsanız, bizim Avrupa Birliği üyeliğine ihtiyacımız da kalmamıştır. Şayet bugün Avrupa Birliği bir atılım yapacaksa, bunun tek bir yolu vardır, o da Türkiye’yi üye yaparak, gerçek anlamda bir ekonomik ve kültürel genişleme hamlesini başlatmasıdır. İşte Brexit’te hallerini gördük. Kimbilir bunu neler takip edecek. Yapmazsa da hiçbir şey fark etmez, kendi yolumuzda ilerlemeye devam ederiz.”
İŞTE MİLLETİN ÖZLEDİĞİ MECLİS
“Geçtiğimiz hafta yapılan olağanüstü toplantıda görüşülen tezkere konusunda, bir parti hariç, Meclisimizde sergilenen birlik ve beraberliği takdirle karşıladığımı özellikle belirtmek istiyorum. Milletimizin özlediği Meclis görüntüsü işte budur. Önümüzdeki dönemde milli konularda bu dayanışmanın çok daha sık, çok daha güçlü bir şekilde sergileneceğini ümit ediyorum.”
15 TEMMUZ ORTAK DEĞER
“15 Temmuz artık tıpkı Malazgirt gibi, İstanbul’un fethi gibi, Çanakkale gibi, Dumlupınar gibi, ecdadımızın nice emaneti gibi hepimizin ortak bir değeridir. Bu değeri örselemeye, önemsizleştirmeye, çarpıtmaya kalkan herkes de milletimizden hak ettiği cevabı alır, hak ettiği muameleye maruz kalır.”
Hiç yorum yok: