Bakan yemini


Kadının güçlenmesi demek, ailenin ve dolayısıyla toplumun güçlenmesi demektir.
Bu konuda deyim yerindeyse "yeminli" bir kadın ve siyasetçi Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya. "Kadınların ve kız çocukların yararına olmayan hiçbir şeyin altına imza atmayacağım" derken de bu kararlılığını vurguluyor.
Sosyal yardım, sosyal devletin en önemli görevlerinden biri belki de ama ben; sosyal yardım konusunda biraz daha farklı düşünenlerdenim.
Çalışamayacak durumda olan yaşlı ve engelli vatandaşlar haricinde, sosyal yardım ihtiyacı olduğu belirlenen kadınerkek tüm kesimlere yardımdan ziyade, onları meslek veya iş sahibi yapacak politikalara ağırlık verilmesinin daha doğru ve sürdürülebilir olduğu kanaatindeyim. Yani; balık tutmayı öğretmek daha doğru olacaktır. Bu konuda, Bakan Kaya ile aynı düşündüğümüzü görmek sevindirici. AK Parti hükümetleri döneminde son 15 yıldır sosyal yardım kadar, iş ve meslek edindirme yönündeki politikalar da öne çıktı bu yüzden. Bakan Kaya'nın sorumluluk alanı, toplumun en zayıf diye görülen kesimlerini kapsıyor ve bu nedenle, duygusal anlamda insanı hem daha fazla vicdan hem duygu yoğunluğu da yüklüyor. Kendisi de bir anne olan ve çocuklarından bile daha çok belki de devletin sorumluluğundaki çocuklarla birlikte olan Bakan Kaya, aynı zamanda yine devletin sorumluluğundaki yaşlılar ve engellilerle de yakından ilgili. Sadece bu da değil; kadına karşı şiddet konularında da; bizzat hem mahkeme süreçlerini takip ediyor hem de icraat bazında en ince detayına kadar bürokratlarıyla birlikte yasa ve politika üretip uygulamaya koyuyor. Bakan Kaya'nın takdir ettiğim bir başka iddiası da; çocuk yaşta zorla evlendirilen kız çocuklarına yönelik ısrarlı takibi ve tutumu. Bu konuda eğitim çok önemli. Kız çocuklarında okullaşma oranı bu yıl, yüzde 82.4'e yükseldi uygulanan doğru politikalarla.
Bu durum, kız çocuklarının erken yaşta evlendirilmemesine de olumlu yansıdı. 16-17 yaşında evlendirilen kız çocuklarının oranı yüzde 7.3 iken, yüzde 4.6'ya geriledi.
Tabii ki önemli bir adım ama yüzde sıfır olana kadar durmak yok...

​ÇOCUK GELİN İFADESİ YASAKLANSIN
Bilen bilir; gazetecilik ve yöneticilik hayatım boyunca kız çocuklarının çocuk yaşta evlendirilmelerine yönelik her bir örnek ve süreci ben de tavizsiz şekilde takip ettim, takip etmeye devam edeceğim ve gerek haberlerim ve gerekse adli, idari ve güvenlik güçlerini harekete geçirmek ve sonuç almak yönündeki ısrarım da hiçbir zaman bitmeyecek. Aile Bakanı Fatma Hanım'ın bu konudaki hassasiyeti de bir kadın ve bir gazeteci olarak benim için çok ama çok önemli. 9 yıllık Genel Yayın Yönetmenliğimde, binlerce birinci sayfa ve gazete hazırladım. Benim yönettiğim gazetede yasaklı birkaç kelime ve cümle vardı ki; bunlardan birisi de "çocuk gelin" ifadesi idi. İster televizyondan ister radyodan yaptığımız yayınlarda söylediğimiz sözlerde, isterse yazılı olarak yazdığımız yazılarda kullandığımız her kelimenin, kamuoyunda karşılığı var ve bu yüzden kullandığımız dile çok dikkat etmeliyiz. Çocuk gelin ifadesinin yasaklı olma sebebi de bu. Neden mi?
Çocuk ve gelin kelimeleri ayrı ayrı her ikisi de dünyanın en masum ve temiz kelimeleri.
Ama bu ikisinin yan yana gelmesiyle ortaya çıkan anlam; en hafif ifadeyle "facia." Ve, bizim yazılarımızda ve yayınlarımızda bu korkunç gerçekliği bu masum kelimelerle ifade etmemiz, bir süre sonra kullanılan dil itibarıyla sanki normalleştirme olarak algılanabilir. İşte bu yüzden, ben her konuşmamda ve her yazımda ve yöneticilik yaptığım süre içinde hazırladığım gazetelerde çocuk gelin yerine "küçük yaşta zorla evlendirilen kız çocuğu" ifadesini kullandım, kullandırdım. Lütfen bu yazıyı bir de böyle düşünerek bir kez daha okuyun, eminim siz de aynı şeyi düşüneceksiniz ve uygulayacaksınız..

​VİETNAM'DAN ŞOFÖR İTHAL EDİLİYOR İSE EĞER...
Türkiye 'de işsizlik var diyene hep karşı çıktım, çıkmaya da devam edeceğim.
Son istatistik verilerine göre işsizlik oranı yüzde 10 olarak açıklandı ama bu rakamın da gerçekçiliğini tartışmaya hazırım. Gerçi bu durumu bizim Takvim Ekonomi Müdürü ve yazarı Faruk Erdem daha iyi bilir ama ben de birkaç kelam etmek isterim. Hem beyaz yakalı dediğimiz eğitimli kesimde hem mavi yakalı dediğimiz diğer kesimlerde iş bulamamaktan ziyade, iş beğenmeme diye bir gerçeklik var. Bunu, kendi sektörümde birebir yaşayan ve gözlemleyen bir yönetici olarak da söyleyebilirim.
Dünkü gazetelerde bir haber vardı. Taşımacılık sektöründeki büyük firmalar, arabalarında çalıştıracak şoför bulamadıklarını anlatmışlar.
Bunlardan biri de Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir.
Daha önce İstanbul'daki dev projeler için kamyon şoförü bulamadıklarını ve Vietnam'dan kamyon şoförü getirebilmek için çalışma yaptıklarını anlatmış Nihat Bey. Ben sözü ve yazıyı burada noktaladım, Nihat Özdemir'in açıklamasını bir kez daha okuyun ve bir kez daha düşünün derim. Bana hak verecek misiniz yoksa vermeyecek misiniz yazın lütfen...

​GÜNÜN SÖZÜ
Dünyada reşit nüfusun yüzde 0.7'si, dünya zenginliğinin yüzde 46'sına sahip.
Şimdi anladınız mı "Dünya 5'ten Büyük" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan'a dünya devlerinin neden kızdığını..
.

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.