Nuray ÇAVUŞ : NEDEN GİDİYORLAR?
Ülkemizde yüz bin
kişiye 218 doktor düşerken, komşumuz Yunanistan’da bile bu sayı bizim neredeyse
üç katımız.
Ülkemiz kişi başına
düşen doktor sayısıyla Avrupa’nın en gerisinde yer alıyor. Doktor sayımızın bu
kadar az olmasına rağmen sayıyı arttırmak yerine yurt dışına sürekli doktor ve
hemşire transfer ediyoruz.
Peki neden gidiyorlar?
Çok mu parayı seviyorlar? Yoksa ülkelerini yeterince sevmiyorlar mı?
Evet; aldıkları ücret,
iş yüklerine ve sorumluluklarına göre Avrupa’nın çok gerisinde. Ama insan
hayatının değeri parayla ölçülemeyeceğini çok iyi bildikleri için tüm sağlık
çalışanları canla başla görevlerini yerine getiriyorlar. Tek sorun bu olamaz.
Ülkelerini sevme
konusuna gelince; Şeyh Edebali “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” derken yaşam hakkının ne kadar kutsal
olduğunu vurgulamıştır. İnsanları ölümle yaşam arasındaki çizgiden yaşama
bağlayan o ellerin ve yüreğin vatan sevgisi sorgulanamaz bile.
O zaman sorunun cevabı
ne: Neden Gidiyorlar? Rahat mı battı?
Onların zaten rahat bir
yaşamları yok. İş yükü nedeniyle bazen yemek yemeye bile vakit bulamıyorlar.
Kendilerine tanınan 3-5
dakika içinde hastayı en iyi şekilde muayene etmeleri ve teşhis koymaları
bekleniyor. Oysa tahlil ve raporlara bakması bile daha uzun sürer.
Bu kadar iş yükü ile
stres altında çalışırken bir de uğradıkları şiddet…
Yaşam hakkı herkese
eşit olmalıdır. Doktor yaşatırken kendi de yaşayabilmeli…
Neden gittiklerinin en
büyük cevabı belki de uğradıkları şiddet. Sağlık çalışanı cephede savaşmıyor
ki, dışarıdan gelen saldırıya hazırlıklı olsun. İşini yaparken “neden önceliği
bana vermedin” gibi sudan sebeplerle saldırıya uğruyor. Sağlık çalışanlarımız
bu iş yükü altındayken kendini korumak için bir de yakın döğüş dersi mi alsın?
Artık çözüm buraya doğru gidiyor.
Eğitim şart tabi ki
Ama nasıl?
Televizyonda “artık
sağlık çok gelişti, doktorları bile dövebiliyoruz “ sözünü duyunca dehşete
kapıldım. Bizim ciddi bir eğitime ve bilinçlendirilmeye ihtiyacımız var.
Günümüzde pek çok
modern hastaneler inşa edildi. Ama başta doktor olmak üzere sağlık personeli
eksiği nedeniyle bir ay sonrasına randevu bulabiliyoruz. Tetkikler ve ameliyat
günlerini hiç söylemiyorum bile….
Sağlık Bakanlığı tabiki
ki bazı tedbirler almaya çalışıyor. Bunlardan biri de “Beyaz Kod” uygulaması.
Bu uygulamada sağlık çalışanlarının şiddet görmesi durumunda görevden çekilme
hakları var. Ama çoğu mesleklerine duydukları saygıdan, diğer hastaları mağdur
etmemek için görevlerine devam ediyorlar. Şiddet uygulayanlar ise ifadeleri
alınıp serbest bırakılıyor. Maalesef cezalar caydırıcı değil. Bu konuda en kısa
zamanda yasal düzenleme yapılmalı. Avrupa’da en ufak bir şiddet gösteren kişi
belli bir süre sağlık hizmeti alamıyor ve hukuki olarak da çok ağır cezalara
çarptırılıyor.
Sayın Hakimler ve
Savcılar! Siz de kanunları uyguluyorsunuz. Fakat cezaları en üst limitten
verirseniz belki daha caydırıcı olabilir.
Sağlık çalışanlarımızın
yurt dışına gitmek yerine ülkemizde kalması için neler yapılabilir?
Öncelikle sağlık
çalışanlarının iş yükü azaltılmalı, can güvenlikleri sağlanmalı ve hak
ettikleri sosyal haklar verilmelidir. Şunu bilmeliyiz ki; sağlık sistemindeki
aksaklıkların müsebbibi sağlık çalışanları değildir.
Sevgili Sağlık
Çalışanları!
Yaşam ne kadar kutsalsa
yaptığınız iş de o kadar kutsaldır. Size verilen değer hayata verilen değerdir.
Hayat verenin yaşamı da kutsal olmalıdır. Uzun yıllar hizmet etmiş bir sağlık
çalışanı olarak sorunları yakından biliyorum. Bu kadar ağır şartlar altında
görevlerini özveriyle yapan tüm sağlık çalışanlarını saygıyla selamlıyorum.
İyi ki varsınız!
Sevgiyle kalın….
Nuray ÇAVUŞ
Hiç yorum yok: