Hatice ALTUNAY " GÜNAŞIĞI BUĞULU ŞİİRLER DERKEN…".

      
    Şiir sevdalısı bir öğretmen görev yaptığı okulunda maviyi her bakışında yakalayan öğrencilerine ders veriyordu. Ders olağan dışına çıkmış serbest zamanlarda şiir üzerine konuşulur tartışılır olmuştu.Önemli olan sanat zevki vermek değil miydi? Sanat zevkine düşen öğrencileri öğretmen olmuş yurdun dört bir köşesinde şiir ve sanat etkinlikleri düzenlemiyor muydu?Ahmet Hamdi Tanpınar’ın şiirindeki gibi bir adı kalmalıydı insanın.Adı kalmakta iyilik zincirleriyle anılmalıydı birazcık.
      Şiir okuyan,şiir yazan,şiirle gezen herkesin bir adı kalmıştı bende.Her ozanın tınılı okuyuşlarıyla zihnime taht kurmuşlardı. Öyle anlamlı okuyuşlar yüklemişlerdi şiire. Tınısını bozarlar diye senelerce o güzel şiirleri kimselere okutamamıştım.Salyangozun kabuğundan çıkıp etrafı seyre dalışı gibi gizli bir kabuğa sırlamıştım onu. Tonlamasına bayıldıklarım alabilmişti güçlü ozanların şiirini.Özlem, Aygül, Özge,Esra, Eray,Asya,Emre,Mutlu, Dicle ,Yiğit, Fatma vb diye uzar gider bu zincir. Sayamadıklarım sakın kırılmasınlar o kadar yılın birikimi sesler bir sınıfı rahatlıkla doldurur aslında.
      Ders ayracında bunalmış biricik öğrencinin sığınağı olmuştu şiir.Beni iyi dinlerseniz size şiir okurum deyişlerimde uslu ve masum bir çocuk edasında dinlemişlerdi dersi ben de şiirle ödüllendirmiştim onları.Her kim ki çevreme dolansa lafı şiire getirip gülümsemiştim.Hiç zorlamamıştım kendiliğinden şiire düşmüştü gönülleri.Önce iyi bir okuyucu olmak için çırpınırken,iyi şiir okuyan olmanın kıvancını yaşamıştı her biri.Kendisine olan güveni artınca ,bir de bakmışsın yazmaya yeltenmişlerdi.
      Şiir yazma macerası pek kolay olmamıştı elbet. Her yazılan şiir mi sorgulamasıyla dizeler çizilmiş,gereksiz sözcükler yığınından temizlenmişti pek bilmiş öğretmeni tarafından,ara sıra ses çıkaracak olsa “Sen bilirsin. Yazacaksan bu iş böyle.” Demişti.İçi gitmişti Mutlu’nun iki dize ya da üç dize çırılçıplak kalıvermişti. Yılmamıştı,inadına yazıp şiir çıkınını açmıştı.” Öğretmenim ne oldu şimdi.”
“Yeniden yaz!” “ Tamam” demişti yalnızca . Bıkmadan,usanmadan yazan bir öğrenci  okulundan mezun olduktan sonra gönül vermişti bu işe.Etkili bir şiir okuyuşunda Melih Cevdet ANDAY’ın Düzenli Dünya şiirini okumamış adeta canlandırmıştı,ayakta alkışlanmıştı.Gencin giysisine takılanlar tokat yemişe dönmüşlerdi. Hiç unutmam o günleri…
      Mutlu mezun olmuş ancak,sanattan,şiirden mezun olmamıştı.Ara sıra mezun olduğu okuluna gelir hal hatır sorar,Boşluklarda yazdığı dizeleri okurdu. Öğretmeni not vermeye başlamıştı.”İyiye gidiyorsun.Şiir Antolojileri oku!Türkiye çapındaki dergileri takip et. Beğendiğine abone ol! Şiir yarışmalarına katıl!”  demişti. Şiir dünyasına dalmıştı fakat, sabırsızdı gençler diğerlerini gerçekleştirmek için çabası olmamıştı,olmalıydı.Zamanım yok bahane olmamalıydı. Yazının mutfağı dergiler hep göz ardı ediliyor,popülist olmanın sabırsızlığından.
      Mutlu her geldiğinde şiir biraz daha filizlenir,büyür, özgüvenle serpilir sayfalara…Öğretmen kavrar şiiri ve mezun olan öğrenciyi.”Seninle bir şiir seçkisi hazırlasak ya… Yüzde yetmişi senin yüzde otuzu benim olsun. İstiyorsan kendi başına da basabilirsin .İyi bir dosya olmuş.” “Gerçekten mi? Ben sizinle  varım .Siz yetiştirdiniz beni birlikte çıkalım yola.”dedi Mutlu. Yeni yepyeni bir çerçevenin içine girmiştik. Yayınevi arayışım olmadı.Tanıdığım çalışkan,dürüst bir insan Arslan Bayır’a ,üçüncü öykü kitabım Ellerin Sevgi Dokuması’nın yayıncısına yolladık seçki dosyasını. Titizlikle incelendi dosya.Mutlu epey emek verdi ; kitabın kapağını ressam Selin Yücelsoy’a yaptırdı.
     Nihayet kitap basıldı. O,sıralar arkadaşıma diye Bursa’ya Marmaris’ten yola çıkmıştım.Bir kaç gün sonrası kitap elime geçti.Şimdi,gururla dolu çevresine bakışı.”Bunları sen mi yazdın gerçekten.Vay be kardeşime!... “ “Dein anlama bürünmüş dizeler bunlar.” Hiç kimsenin yazdığı şiirlere inanmayışı.Kırk yıl övünse mi? Kırk yıl daha pişmem gerek dese mi? Mutlu yerini bilir ve yapması gerekeni yapar;kendini iyice pişirmekten yana oluşuyla şiirde ilerler diye düşünüyorum.
     Öğretmen –öğrenci dayanışmasından güç alıp nice şiir kitapları çıkaracak yetenekte bir öğrencimdir mutlu.Onu ,inatla şiirden vazgeçmeyişini bir kez daha kutluyorum.
     Sanata emek veren ,sanatla donanan zihinler oldukça şiddet olmayacak , yüzler gülecek ,onurlu yüzlerde empati gülleri açacak ,herkes birbirini çok iyi anlar. Kim bilir…
      Bizi her zaman destekleyen Manşet gazetesine, Cihan Altut’a teşekkür ederim.

                                                                                                  12 Nisan 2016
                                                         Hatice ALTUNAY /KHA.


Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.